
Aklımda ki tüm sorulara inat, bulamadığım cevaplara da aldırmadan çıkıyorum yola… Yolum açık, işim rast gele… Kimseden bir dua dahi beklemediğimden kendi duamı kendim edecek kadar kendimle baş başa kaldım son zamanlarda.
- Onca yıl, aynı insanlar, aynı çevreden sonra nasıl olacak?
- Bu yaştan sonra nasıl?
- Yapamazsan boş yere kaybettin her şeyi?
Tüm bu sorular gibi daha bir sürüsü bazen kendi iç sesimden, bazen toplumdan duya duya verdim kararımı. Üzerime yapışmaya çalışan mutsuzluğu silkeleyip attım. Kötünün kötüsü olduğunu ve hatta onun da daha kötüsü olabildiğini biliyorum. Ama mesele kötünün kötüsünden korkmak değil ki. Benim meselem iyinin daha iyisini yaşama şansı varken neden yaşamamaktır…
Çocukluğumdan bu yana hayatımda ki tüm adamlara bunu anlatmaya çalıştım. Önce babama. Artık benim de iş bulup çalıştığım bir dönemde oturduğumuz sobalı evden taşınalım demiştim, mümkündü ama o alıştığı kötü konforundan yeni iyi bir şeye riskli olması ihtimalinden dolayı cesaret edemedi. Ödenemeyen doğal gaz fatura ihtimali onun ömrünün son günlerini bile bu zor evde geçirmesine neden oldu. Öldü ve ben evi değiştirdim, ardından uzun süre acı çektim o da yaşamalıydı bu kadar iyi diye vs vs. Sonra bunun suçlusu ben olmadığımı anladım. O kendisi seçmişti, kötüde olsa alıştığı kendine has konforundan feragat edememişti.
Sonra ona anlattım, o da aynıydı. Gerçi ben de belki onu babama benzediği için sevmiştim bu da ayrı bir konu ya. Ama ona da çok anlattım, ikimizdik, gençtik çalışıyorduk, iyi kazanıyorduk ve çok gezmeli, sürekli eğlenmeliydik, çünkü birlikte yaşlanacaktık o yüzden önce yaşamalıydık sonra yaşlanırdık zaten ama olmadı. O da tıpkı babam gibi alıştığı kötü konforundan çıkıp yeniliklere, sürekli çabaya, sürekli insanlarla bir şeyler yapmaya cesaret edemedi. Oda son günlerini kendi alıştığı konforunda geçirdi. Değişen şey ise bu kez o ölmedi, ben gittim!
Hiç suçlu değildim çünkü fazlasıyla çabalamış, elimden gelenden ziyade yüreğimden gelen her şeyi yapmıştım. Ama o da kendi alıştığı konforunu seçmişti. Ben de kulağımda Nil Karaibrahimgil’in “Kendimi suçlu hissetmiyorum” mısralarıyla zor olanı seçtim.
Şimdi ben de tüm bu sorulara, alışkanlıklarıma hoşçakal, değişimin getireceği acı ihtimaline de buyursun diyerek inatla yeni bir deneyime yelken açıyorum. Tüm cesaretimle, içimde korkudan titreyen çocuğun elini sıkı sıkı tutup, belki de ayaklarım popoma vurarak koşa koşa geri gelecek olma ihtimalini de cebime alıp gidiyorum. Bu büyük, şaşalı denen ama beni bir türlü hiçbir eve sığdıramayan, mutluluk vereceği yerde içimdeki çocuksu mutluluğu elimden alan şehirden, şehirde kalma korkaklığını seçen herkeslerimden gidiyorum!
Sıfırdan başlamam gerektiğini biliyorum, yeniden aramak bulmak ve alışmak, yeniden kurmak zorunda olduğumu biliyorum. Tüm bunları yaparken zaman zaman özlem kapımı çalacak, gözümde iki damla yaş olacak. Uykulardan sıçrayıp vicdan yastığım rahatsız edecek. Karşı geldiğim herkesin görüşü ile iki kez savaşacağımı da biliyorum. Ama hepsinin yanı sıra en çok “bir kere de kendim için bir deneyim” yaratıp yaşamak istediğimi biliyorum. Bu kez oyumu kendimden yana kullanıyorum! Topluma vermiyorum, sevdiğimi seçmiyorum, aileme durun diyorum, bu kez EVET kelimesini sadece kendim için attım sandığa.
Her yıl bir sonraki yıldan daha iyi şeyler beklemeyi becermiş bir kadınım. Yine diyorum 2017 çok daha iyi olacak 2016’dan. Çünkü giden zamanı geri getirip bir şeyleri düzeltmek diye bir şey yok. Ama yeni gelen her anı daha iyi yaşamak elimde, elimizde…
2017 yılından en büyük iki beklentim var. “Huzur” tüm insanlık için, dünyanın her bir karış toprağı için ve “Sağlık” yine yaşayan tüm canlılar için, bitkiler ve hayvanlar da dahil…
Veee yılın son şarkısı…
Bu sene iyi geçmedi söylemem lazım
Kader beni seçmedi ama görmemem lazım
Belki birden bire yeniden başlamam gerek
Eskiden taptığımı bugün taşlamam gerek
Yeni bir aşk yeni bir iş
Yine gülecek bir neden lazım
Yeni bir haber yeni bir kader
Bunlar için bana şans lazım
Yeni bir duruş yeni dokunuş
Tek tek keşfetmem lazım
Yeni bir hayat gerisi bayat
Kendime yeni bir ben lazım
Günler güzel geçmedi unutmam lazım
Asıp yüzümü kalmışım azcık kırtmam lazım
Hep içime atmışım anlatmam gerek
Hepsini bir kazana atıp toptan kaynatmam gerek
Yeliz
30 Aralık, 2016Rastgele o halde… Şansın, yolun açık olsun. İyi niyetli, güzel insanlar çıksın karşına. Bir kere de kendin için birşeyler yapmak, kimseyi düşünmeden sadece ‘kendin için’ ! ne zor bir adım o aslında…cesaretinden dolayı tekrar kutluyorum seni ve takipteyim? kimbilir belki 11 yıldır gösteremediģim cesaretime bir kıvılcım yakar hadi dersin