
Bazen asıl gerçek sizin elinizi uzattığınız kişinin elinizi tutmayarak sizi ateşin ortasında bırakmasıyla tak diye çarpar yüzünüze…
Ve bu sefer canınız yanmaz, aksine daha önceden yanmış can acınız soğumaya başlar.
Çünkü önemsizdir tüm sorunlarınız, küçüktür bütün acılarınız, büyük ve gereksizdir tüm istekleriniz.
Hem iki kişi olmalı, hem iki kişilik yaşamalısınızdır hem de aslında her şeyi tek başınıza yapmalısınızdır.
Ağladığını asla görmemeli çünkü gözyaşlarını silecek vakti yoktur.
Üzüldüğünü de asla bilmemeli çünkü asla teselli edecek gücü yoktur çünkü uğraşmaya değer değildir üzüntünüz.
Asla stresini taşımak zorunda değil çünkü o senin stres topun değil ama sen onun plates topusun…
Paylaşmak sözcüğünün sözlük anlamını araştırdım.
Paylaşmak:
Sadece bir dilim ekmeği bölüşmek demek değilmiş, paylaşmak büyük sıkıntıların en büyük payını kendine alıp onu rahatlatmakmış. Paylaşmak acılarını anlayıp ondan daha fazla canının yandığını onun acısının az olduğunu ona hissettirmekmiş. Paylaşmak onun anlattığı şeyleri dinlemenin dışında çözüm üretip hemen yardımcı olmakmış.
Şimdi hanginiz gerçekten PAYLAŞIYORSUNUZ?
Bugünkü dileğim;
Allahım bugün itibari ile sakin, huzurlu ve önemsendiğimi her daim hissettiğim bir hayata merhaba demek istiyorum. Uykudan gözümü böyle açmak ve ölünce de bu şekilde kapamak istiyorum.
Paylaşmayı doya doya yaşamanız dileğiyle…
Huzurla kalın!
Ne Düşünüyorsunuz?