
Geçtiğimiz Pazar günü sabah saat 07:00 sularında uyandırıldım ve tıpkı hipnoz edilmiş vaziyette kendimi BEŞİKTAŞ SAHİL kayalık kısmında buldum…
Derken hipnozcuyu beklemeye koyuldum ve bu esnada uzun süredir denizi bu saatlerde seyretmemiştim, çok uzaklara bakamıyordum çünkü inanılmaz güneş var ve gözlük yok!
Derken bir kayalığın üstüne oturdum ve en uçtaki kayalıkta da bir martı konuverdi…
Bir an martı bana aynada kendime bakıyormuş hissi yarattı. Çünkü gökyüzünde uçan martılar bembeyaz çok güzellerdi, oysa kayalıktaki martının hiçbir farkı yoktu diğer beyaz güzel martılardan. Islanmıştı, tahminen atılan minik bir simit parçasına kavuşabilmek umudu ile denize dalmıştı ve üşüyordu…
Bende bir an düşündüm. İşte aynı bu martı gibiydim…
Aslında bembeyaz çokta güzel uçan bir martıyım ancak bir tutam sevgi için denize daldım, lakin ıslandım, şuan hayatın kıyısındayım ve üşüyorum…
Güneş beni kurutacak biliyorum tıpkı kayalıkta bekleyen sabırlı martı gibi bekliyorum.
Bugünkü dileğim;
Huzur dolu bol aşklı günler geçirmek…
Tavsiyem;
Üniversite mezunu değilseniz AÖF mutlaka kaydınızı yaptırın okumak çok güzel bir şey çünkü…
Ne zaman mutlu oluruz?
Bir tutam sevgi için kimseye muhtaç olmadığımızı öğrendiğimiz zaman!
Neslihan ALAK
6 Haziran, 2011Tabiki sende bir beyaz martısın ve hayatta gönlünde yatan en güzellere en güzel aşklara layıksın…Rabbim gönlüne göre versin canım benim…öpt
buket
7 Haziran, 2011sevgili Nuran,
Küçük ip uçlarını toplayıp martıyla kendini özleştirmeni beğendim.Martıların ruhlarda yarattığı huzuru sabah vaktinde
keyifle okudum.Teşekkürler.